Obezite ve metabolik sendrom gibi tablolar kadınlarda insan ömrünü ortalama 8 yıl, erkeklerde ise 12 yıl kadar azaltmaktadır. Bu cerrahi girişimlerin her cerrahide olduğu kadar komplikasyon oranları ve riskleri vardır. Şüphesiz ki anestezisi uzman ve deneyimli ellerde olmak zorundadır. İnsan ömründen bu kadar yılı çalan bu hastalıklardan cerrahi ile kurtulmak mümkün olup, beklenen yararları düşünüldüğünde risk çok ufak kalmaktadır.
Yine de cerrahiye ait riskler ve görülme oranları şöyledir:
Modern anestezi teknolojisi ve yeni ilaçlar sayesinde tüm hayati bulguların anlık takibi ve gerektiğinde gene anlık müdahaleler ile anestezinin riskleri neredeyse ihmal edilebilecek bir düzeye (1/20 000 – 1/ 30 000) indirilmiş durumdadır.
Tüm geniş serilerde % 0-1 oranında bildirilmiştir.
Ameliyattan sonra erken dönemde en korkulan komplikasyonlar; anastomoz hatlarından kanama ya da kaçak olmasıdır. Bu komplikasyonlar tüm dikkat ve önlemlere karşın gene de % 1-2 oranında söz konusu olabilmektedirler.
Kanama:
Kanamalara acilen endoskopik, bazense tekrar laparoskopik girişimlerle müdahale etmek çok nadiren de olsa gerekebilmektedir.
Kaçak:
Kaçak konusuna gelince, bu da son derece nadir olan bir durumdur ancak oluşursa derhal anlaşılması gerekir.
Çok nadiren (% 1-4) gerek tüp mide ve gerekse mide by-pass’ı (mide by-pass’ı veya duodenal switch) ameliyatları sonrasında darlık gelişebilir.
Uzun dönemde en önemli problem; tekrar kilo almaya yatkınlık oluşa gelebilmesidir.
Ancak tüp mide ya da mide by-pass’ı sonrasında, önerilen diyet ve egzersiz programlarını da yapan bir hastada tekrar morbid obez olunacak düzeyde kilo alınması olasılığı % 3-4’ün altındadır .
Gene de ameliyatlardan 7-8 yıl sonra geride bırakılan mide genişleyip bu durum sonuçta gıda alınımını kısıtlayıcı etkide azalma ve tekrar “bir miktar da olsa” kilo alınması ile sonuçlanabilmektedir.
Geri kilo alınımını eğer tekrar morbid obezite düzeyinde olursa; böyle durumlarda tüp mide ameliyatını mide by-pass’ı ya da “duodenal switch” ‘e çevirmek gerekebilmektedir.